Türkiye'de her yıl yaklaşık 80.000 iş kazası meydana gelmekte, bu kazalarda 2.000 den fazla işçi hayatını kaybetmekte, 5.000 den fazla işçi ise sakat kalmaktadır.

Sosyal Güvenlik Kurumu (SSK) İstatistiklerine göre ülkemizde 2007 yılı içerisinde;
80602 iş kazası, 1208 meslek hastalığı meydana gelmiştir. İş kazaları sonucu 1043, meslek hastalıkları sonucu 1 kişi hayatını kaybetmiştir. 1509'u iş kazası 41'i meslek hastalığı sonucu olmak üzere 1550 işçi sürekli iş göremez hale gelmiştir. 

Söz konusu rakamlar ülkemizde meydana gelen iş kazalarının dünya ortalamalarının çok üzerinde olduğunu göstermekle birlikte, gerçekleri yansıtmamaktadır. Örneğin TÜİK' e göre (2) bir yıl içerisinde her 100 işçiden 2,9'u iş kazası geçirmiş iken, Sosyal Güvenlik Kurumunun 2007 yılı istatistiklerinde bu rakam 0,81'dir.

Meslek hastalığı sayısına bakıldığında ise, rakamların Dünya ortalamalarının altında olduğu görülmektedir. Bu rakamlar gerçeği yansıtmaktan çok uzaktadır. Örneğin Dünya'da meydana gelen Toplam 100 iş kazası ve meslek hastalığının 56'sı meslek hastalığı 44'ü iş kazası iken ülkemizde 99'u iş kazası, 1'i meslek hastalığı şeklindedir. Yine dünyadaki istatistiklerde kanserlerden ölümlerin % 6'sının meslekle ilgili olduğu tespiti yapılırken Türkiye'de bu rakam olması gerekenin binde biri bile değildir. Bu rakamlar da göstermektedir ki; Meslek hastalıkları kayıtlara geçmemektedir. Burada risk analizlerinin yapılmadığı ve buna yönelik önleme çalışmalarının hiç olmadığı anlaşılmaktadır.

Önlem Alınması

İş kazaları ve meslek hastalıkları işyerlerinde meydana gelmektedir. Başka bir ifade ile iş kazası ve meslek hastalıklarının nedeni işyeri koşullarıdır. İşyerlerindeki kuralları işverenler koymakta, kararları işverenler almaktadır. Dolayısı ile sağlıklı ve güvenli işyerleri oluşturulması görevi de işverenlerindir.
Uluslar arası Çalışma Örgütü (ILO) normları, İş Kanunu ve İş Kanunu gereğince çıkartılan yönetmeliklerde işverenin görev ve sorumluluğu çok açık biçimde belirtilmiştir.
4857 sayılı İş Kanununun 77. maddesinde "İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar." hükmü yer almaktadır. Bu yasanın 78.maddesine dayanılarak çıkarılmış olan yönetmeliklerde önlemlerin alınmasına ilişkin hükümler bulunmaktadır. Yönetmeliklerin tamamında önlemlerin alınması için risklerin değerlendirilmesi istenilmektedir.

Risk Değerlendirmesinde Kullanılan Kavramlar

İşyerlerinde meydana gelen iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucunda can kayıpları ve maddi kayıplar meydana gelmektedir. Oysa gerek iş kazaları gerekse meslek hastalıkları, alınacak tedbirlerle önlenebilecek vakalardır. Önceden belirleme de uygulanan işlemlerin toplamına risk değerlendirmesi veya risk yönetimi diyebiliriz.
4857 sayılı İş Kanunun 78.maddesinde Risk Değerlendirmesinin "usul ve esas"larının belirlenmesi için yönetmelik çıkartılacağı belirtilmektedir, ancak söz konusu yönetmelik çıkartılmamıştır.
Uygulamada "Risk Değerlendirmesi" kavramı kullanıldığı gibi "risk analizi" ya da "Tehlikelerin Belirlenmesi Risk Değerlendirmesi" kavramı da kullanılmaktadır. Bu nedenle öncelikle bu kavramların açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

Risk değerlendirmesi yapan kişilerin tehlike, risk kavramların tanımlanmasında farklı yaklaşımlarının bulunduğunu görmekteyiz. Elbette ki hayatın çeşitli alanlarında tehlike ya da risk kavramlarını kullanmaktayız, burada sözünü ettiğimiz kavramların İş Sağlığı Güvenliği alanında olduğu kuşkusuzdur.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğünce yayımlanmış olan Risk Değerlendirmesi Rehberinde; Tehlike: "Bir zarar, hasar veya yaralanma oluşturabilme potansiyeli", Risk: "Belirli bir tehlikeli olayın meydana gelme olasılığı ile bu olayın sonuçlarının ortaya çıkardığı zarar, hasar veya yaralanmanın şiddetinin bileşimi" olarak ifade edilmiştir.

OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sisteminde; Tehlike: "İnsanların yaralanması veya sağlığının bozulması veya bunların birlikte gerçekleşmesine sebep olabilecek kaynak, durum veya işlem." olarak, Risk: "Tehlikeli bir olayın veya maruz kalma durumunun meydana gelme olasılığı ile olay veya maruz kalma durumunun yol açabileceği yaralanma veya sağlık bozulmasının ciddiyet derecesinin birleşimi." Olarak tanımlanmıştır.

Tehlikeyi: Hasar veya zarar verme potansiyeli olan herhangi bir kaynak, durum veya işlem durum olarak Riski de: İnsanların yaralanması, ölmesi veya sağlığının bozulmasına yol açabilecek olayın meydana gelmesi olasılığı ile şiddetinin bileşimi olarak tanımlamanın uygun olduğu görüşündeyiz.

İşyerinde, çalışma yerlerinde zarar verme potansiyeli olan şeylerin aranması, araştırılmasına tehlike belirleme (tanımlama), İşyerlerinde, çalışma yerlerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek tehlikelerin, işçilere, işyerine ve çevresine verebileceği zararların ve bunlara karşı alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla yapılması gerekli çalışmalara da risk değerlendirmesi denilmektedir.

Yaptığımız tanım çerçevesinde tehlikeye örnekler verecek olursak; Makine, elektrik, merdiven, asansör, zemin, kimyasallar, istifleme... Görüldüğü üzere, koruyucusu olmayan makine, çıplak uçlu kablo, korkuluğu olmayan makine, periyodik kontrolü yaptırılmamış asansör, çukurlar bulunan zemin, hatalı istifleme gibi örneklemeler yapılmadan makine, merdiven, elektrik, asansör, zemin tehlike olarak belirtildi. Risk değerlendirmesi yapanların birçoğu tehlikeleri bu şekilde sınıflandırmamaktadır. Oysa bu örnekler tanımda belirtilen hasar veya zarar verme potansiyeli olan kaynakları tanımlamaktadır. Tehlike zarar verme potansiyeli olan kaynak, durum ya da işlemdir. Yani Elektrik bir kaynak olarak tehlikedir. Çıplak uçlu kablo durum olarak tehlikedir. Elektrik gerilimi altında çalışma bir işlem olarak tehlikedir. Makine kaynak olarak bir tehlikedir. Koruyucusu olmayan makine durum olarak tehlikedir. Koruyucusu olmayan makinada çalışma bir işlem olarak tehlikedir. Yalnızca durum ya da işlem olarak sınıflandırdıklarımızın tehlike olarak sayılması, kaynak olarak sınıflandırdıklarımızın tehlike sayılmaması birçok riskin göz ardı edilmesi sonucunu doğuracaktır. Örneğin koruyucusu bulunan makineyi tehlike (zarar verme potansiyeli olan bir kaynak) olarak görmemek koruyucunun herhangi bir nedenle çıkması/çıkarılması durumunda ortaya çıkabilecek riskleri atlamak sonucunu doğurabilecektir. Bu nedenle tehlikeleri belirlerken sınıflamamızda kaynak olarak verilen örnekler çerçevesinde de değerlendirme yapılmalıdır.

Riske ilişkin örnekler verilecek olursa;

•Makinada çalışırken elin makinanın operasyon noktasına kaptırılması, parmakların kopması olasılığı,
•Makinada çalışırken gövdedeki elektrik kaçağı nedeni ile elektrik akımına kapılma, yanma/ölüm olasılığı,
•Merdivenden düşme yaralanma, hayatını kaybetme olasılığı,
•İstiflenmiş malzemenin devrilmesi, devrilen malzemenin altında kalan işçinin yaralanması ya da hayatını kaybetmesi olasılığı,
•Gürültü nedeniyle işitme kaybına uğrama olasılığı,